9 Ekim 2011 Pazar

Arnavul günlükleri 7

Bir yayla havası tutturmuş Ali Kaptan. Bir uzun yol havası. Yaş ilerlemişken görmemek var deyip, mezirelerden dönüp yeniden bakmış hayata.Nilgün Marmara gibi, bütün bahçelerini görmüş müdür hayatın bilmiyorum ama yetmiş yıllık bir ömürde tüm iyi ve kötü yaşanmıştır kuşkussuz. Ne kalbi teklemiş, ne sonsuza bağışlamış hayatı. Ali Kaptan çocukluğunu istemiş ve de almış. Yaylaların soğuk suyunu içmiş, soçlukta taşları dizmiş üstüste oynamış yaşıtlarıyla, ağbayırdan atmış tüm sefilikllerini budalaların. Hayat Ali Kaptan, hayat; kimine tepside kimine koltukta geliyormuş. Hoş siz çoktan çözmüştürsünüz bu düğümü/hayatı almış terkinize yürümüşsünüzdür. Ne garip, sanki önceden tanıyorum sizi/ şapkanızın gölgesinde oturmuşum/ sararken ince ince sigaranızı, ağlayan bir yanınıza bastırmışım, siz okşamışsınız saçlarımı... Dağınık, içli, kahırlı bir anı saklıyorum kaptan. Kalbinize yakın tutar mısınız ellerimi? ... Bu günü güzel eyleyenler oldu, günü alıp gidenler yarenimizden. İyi de oldu, okeyler oynandı, dönüldü,tavlalar oynandı, bulmacalar dolduruldu, evin ikizlerine gülündü, pileki ekmeği eşliğinde formadan çıkmış lenger kebabı yenildi, ardından kızılcık şurubu yudumlandı...Yarına allah kerim. 07 / 08/ 2011

Hiç yorum yok: